
Deprem, coğrafyamızın değişmez ve kaçınılmaz bir gerçeği. Her an, her yerde meydana gelebilecek bu doğal afet; evde, işte, sokakta ya da trafikte, hayatın tam ortasında bizleri yakalayabilir. Özellikle araç kullanırken depreme yakalanmak, birçok kişinin hazırlıksız olduğu ve panik yaşayabileceği bir durumdur.
Olası bir deprem anında araçta olmak, kimi zaman avantajlı gibi görünse de yanlış hamleler can güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atabilir. Bu nedenle hem kendinizin hem de trafikteki diğer kişilerin güvenliği için hangi adımları atmanız gerektiğini bilmek hayati önem taşır.
Bu yazıda, araç kullanırken depremle karşılaşırsanız neler yapmanız gerektiğiyle ilgili temel bilgileri ve hayat kurtarıcı ipuçlarını paylaşıyor olacağız. Hazırlıklı olmak, yalnızca bireysel değil toplumsal bir sorumluluktur.
Deprem Gerçeği Nedir?
Depremler, sadece doğanın bir parçası değil; aynı zamanda coğrafyamızın, kültürel mirasımızın ve şehir yaşamının ayrılmaz bir gerçeğidir. Depremlerin nedenlerini anlamak, yalnızca bilimsel bir merak konusu değil, aynı zamanda toplumların sürdürülebilirliği, şehirlerin güvenliği ve insan hayatının korunması açısından kritik öneme sahiptir.
Depremler, temel olarak yer kabuğundaki tektonik plakaların hareketleri sonucu oluşur. Dünya’nın litosferi, devasa levhalardan oluşur ve bu levhalar sürekli olarak çok yavaş da olsa hareket hâlindedir. Zamanla bu plakalar arasında yoğun bir sıkışma, gerilim ve enerji birikimi meydana gelir. Bu enerji, belirli bir eşiği aştığında bir kırılma olur ve biriken enerji ani bir şekilde açığa çıkar. İşte bu enerji boşalması, yüzeyde sarsıntılar olarak hissettiğimiz depremleri oluşturur.
Depremler yalnızca tektonik hareketlere bağlı olarak değil, aynı zamanda volkanik patlamalar, yeraltı maden faaliyetleri ve doğal yeraltı boşluklarının çökmesi gibi çeşitli jeolojik süreçlerle de meydana gelebilir. Ancak dünya genelinde yaşanan depremlerin büyük çoğunluğu, tektonik plakaların hareketleri ile gerçekleşmektedir.
Türkiye, Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer aldığından, aktif fay hatlarıyla çevrili bir ülkedir. Bu da depremleri sıra dışı değil, olağan bir doğa olayı hâline getiriyor. Bu nedenle, deprem bilincini artırmak, afetlere karşı hazırlıklı olmak bir tercih değil, zorunluluktur. Bir anlamda deprem ile yaşamayı öğrenmek gerekir.
Ülkemizde Potansiyel Deprem Kuşakları Nerelerdedir?

Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer almaktadır. Jeolojik yapısı gereği, ülkemizin dört bir yanı sismik açıdan son derece hareketlidir. Bu durum, tarih boyunca çok sayıda yıkıcı depreme sahne olmamıza neden olmuş ve ne yazık ki büyük can ve mal kayıpları yaşanmasına yol açmıştır.
Türkiye’nin en aktif fay hatları arasında Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF), Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF) ve Ölü Deniz Fay Hattı yer alır.
- Kuzey Anadolu Fay Hattı, Marmara Denizi’nden başlayarak Doğu Anadolu’ya kadar uzanır ve Türkiye’nin en uzun ve en tehlikeli fay sistemlerinden biridir. 1939 Erzincan, 1967 Adapazarı ve 1999 yılında büyük yıkıma neden olan İzmit (Gölcük) Depremi bu fay üzerinde gerçekleşmiştir. 7,4 büyüklüğündeki bu depremde 17.000’den fazla kişi hayatını kaybetmiştir.
- Doğu Anadolu Fay Hattı, Kahramanmaraş’tan başlayıp Hakkâri’ye kadar uzanır. Uzun yıllardır sismik hareketliliği bilinen bu bölge, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerle yeniden gündeme gelmiştir. 7,7 ve ardından gelen 7,6 büyüklüğündeki bu iki deprem, sadece birkaç saat arayla gerçekleşmiş ve başta Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya ve Gaziantep olmak üzere 11 ilde büyük yıkıma neden olmuştur. Bu felaket, 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, yakın tarihimizin en yıkıcı depremlerinden biridir.
- Ölü Deniz Fay Hattı ise Hatay bölgesinde etkili olup, Suriye sınırına kadar uzanır. Bu fay da zaman zaman sismik aktiviteler göstermektedir.
Bu fay hatlarının birçoğu yoğun nüfuslu şehir merkezlerine yakın konumda bulunmakta, bu da her depremi potansiyel bir felaket hâline getirmektedir. Bu nedenle ülkemizin büyük bir bölümü yüksek deprem riski taşımaktadır.
Deprem riskinin bu denli yüksek olduğu bir ülkede, bina güvenliği, yapı denetimi, zemin etütleri, afet eğitimi ve toplumsal bilinç hayati önem taşımaktadır. Yapılaşmanın bilimsel verilere uygun şekilde yapılması, deprem yönetmeliklerinin tavizsiz uygulanması ve bireysel/yönetsel ölçekte afete hazırlık planlarının oluşturulması, bu yıkıcı etkinin en aza indirgenmesinin tek yoludur.
Deprem Anında Nasıl Davranılmalıdır?
Deprem anında en önemli şey panik yapmadan hızlı ve doğru şekilde hareket etmektir. Öncelikle sakin kalmaya çalışın ve kendinizi korumaya odaklanın.
Sarsıntı başladığında hemen yere çökün, sağlam bir eşyanın (örneğin sağlam bir masa veya koltuk) yanına ya da altına sığınıp başınızı ve boynunuzu koruyacak şekilde kapanın. Bu pozisyonda sarsıntı geçene kadar kalın. Pencere kenarlarından, devrilebilecek dolap ve raflardan uzak durun.
Asla asansöre binmeyin, merdiven boşluklarına yönelmeyin; çünkü bu alanlar çökme riski taşıyan en tehlikeli yerlerdendir. Yüksek bir binadaysanız bulunduğunuz katta kalın ve güvenli bir noktaya geçin.
Unutmayın: Çök – Kapan – Tutun kuralı, hayat kurtarabilir.
Deprem Anında Araç Kullanıyorsanız Ne Yapmalısınız?

Depremler her an, her yerde yaşanabilir. Eğer bir deprem anında araç kullanıyorsanız, soğukkanlı davranmak ve doğru adımları atmak hayat kurtarıcı olabilir. Dikkat edilmesi gereken temel noktalar:
- Sakin kalın ve güvenli şekilde durun. Mümkünse aracınızı kontrollü bir şekilde yolun sağına çekin. Enerji hatları, ağaçlar, tüneller ve köprüler gibi riskli alanlardan uzak durmaya çalışın.
- Aracın içinde bekleyin. Kontağı kapatmadan, camları kapalı tutarak ve emniyet kemerinizi takarak sarsıntının bitmesini bekleyin.
- Sarsıntı durduğunda açık alana geçin. Eğer bulunduğunuz yer güvenli değilse (örneğin bir köprü altı ya da direk yakınında iseniz), sarsıntı geçer geçmez dikkatli bir şekilde daha açık ve güvenli bir alana ilerleyin.
- Tünel gibi kapalı alanlarda iseniz: Aracınızı hemen durdurun. Tünel çıkışına yakın değilseniz, araçtan inin ve aracın yanına cenin pozisyonunda geçerek “Çök – Kapan – Tutun” kuralını uygulayın.
- Kapalı otopark gibi riskli alanlarda: Aracın içinde kalmak tehlikeli olabilir. Hızla araç dışına çıkıp güvenli bir noktada kendinizi korumaya alın.
Unutmayın, bilinçli sürücü olmak sadece direksiyon başında değil, afet anlarında da sorumlulukla hareket etmektir.